HEPSİ'YLE RÖPORTAJ
(milliyet.com.tr adresinden alınmıştır)
Sizi tanımakla başlayalım...
Eren: 21 yaşındayım. Ortaokul ve liseyi Mimar Sinan Üniversitesi Klasik Bale Bölümü'nde okudum. Şimdi de Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Modern Dans Bölümü'nde öğrenciyim.
Yasemin: 19 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü'nde ilk yılım. Ortaokul ve liseyi diğer arkadaşlarım gibi Mimar Sinan Üniversitesi Klasik Bale Bölümü'nde okudum.
Gülçin: 20 yaşındayım. Mimar Sinan Üniversitesi'nde bale okuduktan sonra üniversitede modern dans bölümüne geçtim.
Cemre: Ben de 20 yaşındayım. Ortaokuldan beri Mimar Sinan Üniversitesi'nde klasik bale eğitimi alıyorum. Şimdi de ikinci sınıftayım.
Böyle bir vokal grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Eren: Dört-beş yıldır her hafta cuma günü Cemrelere gidiyorduk. Yabancı kız ve erkek gruplarının hayranıydık. Özellikle de Back- street Boys'a bayılıyorduk. Onlarla yatıp kalkıyorduk. Şarkılarını ezberleyip Cemre'nin evinde küçük konserler veriyorduk. O evi seçmemizin nedeni de Cemre'nin annesinin mesleğinin menajerlik olmasıydı. Onun annesinin dikkatini çekmek için elimizden geleni yapıyorduk. "Bize albüm yapın" diye ısrar ediyorduk.
Cemre: Annem belki bizim farkımıza varır diye bekleyip durduk. O da sürekli "Daha çok küçüksünüz. Sabredin" diyordu. Bekledik, oldu. Şimdi menajerliğimizi o yapıyor zaten.
Grubun adı neden Hepsi?
Cemre: Çünkü biz bütünüz.
Gülçin: Daha da açarsak; hepsi akademik bale temelli dansçılar, hepsi dans ediyor, hepsi şarkı söylüyor, hepsi arkadaş, hepsi birlikte büyüdü.
Neden R&B'yi tercih ettiniz? Pop müzik yapmanız belki albüm satışlarınızı daha yükseltebilecek bir seçenek olurdu.
Gülçin: Yıllardır bu müziği dinliyoruz. Vokal yapmayı seviyoruz ve R&B de bizim vokal anlayışımızı içeren bir müzik tarzı. Yapmak istediğimiz tek müzik R&B idi. Böylece Türkiye'deki ilk R&B albümünü de biz yapmış olduk. Çocukluk hayalimiz gerçek oldu.
"Sözler gençlerin ağzına takılabilecek cinsten"
Bale eğitiminden sonra bu tür müzik ile dans etmek zor oldu mu?
Eren: Hayır. Hem klasik hem de modern dans eğitimi almış olmak bizim için avantaj. Bu yüzden R&B yaparken zorlanmıyoruz. Ama bu tarz dansı daha iyi yapabilmek için koreograflarla çalıştık. Klibe Candaş Baş'la hazırlanmıştık. Şimdiki koreografımız ise Fulya Güney.
Klipteki ve albüm kapağındaki kıyafetleriniz de tam yabancı kliplerde gördüğümüz R&B sanatçıları gibi. Günlük hayatta da böyle mi giyiniyorsunuz, yoksa bu pazarlama için yapılan bir taktik mi?
Yasemin: Tüm kıyafetlerimizi Ümit Ünal hazırlıyor. Günlük hayatta fotoğraflardaki gibi çok farklı giyinmiyoruz. Gardırobumuz spor kıyafetlerle dolu. Album çekimleri için topuklu ayakkabı giyelim dedik ama yürümeyi beceremedik. Spor ayakkabı yerine topuklu ayakkabı giyince komik görünüyoruz.
Çıkış parçanız "Olmaz Oğlan"ın nakaratı "Hiç bana bakma olmaz oğlan / Sen kendine ısmarlan / Hiç bana bakma olmaz oğlan / Başkasına yuvarlan". Siz de böyle sözler kullanıyor musunuz muhabbetlerinizde?
Cemre: Aynısı olmasa da bunlara benzer laflar kullanıyoruz. Bu albümde bizim yaşlarımızdaki genç kızların günlük hayatta kullandığı laflar var. Albümdeki sözlerden pek çoğu dinledikçe gençlerin ağzına takılabilecek cinsten.
Şu sıralar hangi sanatçıları takip ediyorsunuz?
Cemre: Blue, Jennifer Lopez ve Usher. Onların sadece albümlerini değil kliplerini ve sahne şovlarını da takip ediyoruz. Bir araya gelip saatlerce konser kaseti izliyoruz. Dans çalışıyoruz. Albüm için hem şan hem de dans dersi aldık. Okuldan çıkar çıkmaz yine prova yapıyoruz.
"Hocalarımızın bizi görmek istediği yer AKM sahnesi, konser sahnesi değil"
Sizin şarkılarınızın Türkçe olmasının dışında diğer R&B parçalarından ne farkı var?
Gülçin: Türk ağırlıklı R&B yapmaya çalıştık. R&B'ye güzel tatlar kattık. Yurtdışında Hint müziğini bile R&B ile karıştırdılar. Biz de bazı parçalarımızda darbuka, ney ve tef kullandık. Bir parçamızda da tango ile R&B'yi birleştirdik.
Yasemin: Albümde R&B altyapısı var ama bizi Türklerin dinleyeceğini unutmadık. Parçaları ne kadar Batı gırtlağında okumuş olsak da içine Doğu'dan da bir şeyler eklemeyi ihmal etmedik.
Hocalarınız ne diyor bu tip bir albüm yapmanıza? Tepki gösterenler var mı?
Gülçin: Albüm henüz çıkmadığı için çoğu olayın farkında değil. Açıkçası onların tepkilerinden korkuyoruz. Klasik bale eğitimi aldıktan sonra böyle bir iş yapmamızı eleştirebilirler. Onların bizi görmek istedikleri yer konser sahnesi değil, AKM sahnesi çünkü.
Eren: Klasik bölümdeki insanların modern şeylere bakış açıları dar. Klasik balenin dışında pek bir şey yapmamızı istemiyorlar. Biz bir de üstüne R&B albümü yaptık.
Türkçe albüm tamam. Peki ilerisi için İngilizce bir albüm projesi var mı?
Yasemin: Evet. Bize özgü müzik aletlerini katarak İngilizce R&B albümü yapmak istiyoruz. Hatta bunun için İngilizce derslerine başladık bile..
ALINTIDIR......
başak bir röp.
İlk olarak biraz yeni albümünüzden bahsedelim. Bu albümdeki yenilikler neler?
Eren: Albümümüzde 13 tane parçamız var, bir tane de cover'ımız "Olmaz Böyle Şey"in yeni bir versiyonunu yaptık.
Yasemin: Albümde hiç slov parçamız yok. Kıpır kıpır bir yaz albümüyle karşınızdayız.
Ellerinize sağlık. Şimdi sizden Hey Girl kızları için aşk, okul, arkadaşlık ilişkileri üzerine minik tavsiyeler alalım. Önce okul yıllarınıza dönelim. Lisedeyken nasıl kızlardınız?
Yasemin: Lisede biz Cemre ile beraberdik, bizden nefret ediyordu insanlar.
Neden?
Cemre: Çünkü çok yaramazdık. Eren'le Gülçin bizim bir üst sınıfımızdaydılar. Erenler okulda her derse giren, düzgün, çalışkan, derslerde iyi notlar alan kızlardı. Biz Yasemin'le her günümüzü müdürün odasında geçirirdik. İki tane beter böcektik. Ilgın adında bir arkadaşımız daha vardı. Müdür bize "Bermuda Şeytan Üçgeni" ismini takmıştı.
Yasemin: Ilgın'a artık herkes "Çılgın" diyordu.
Eren: Kızlara kötü örnek olmayın Ben hiç ceza almadım okulda. Şu anda üniversiteye gidiyorum. Konser, röportajlar, provalar gibi bir sürü işim varken bile yine de okulun en devamlı öğrencilerinden biriyim.
Cemre: Biz de Yasemin'le tabii ki akılsız insanlar değiliz:) Hiçbir zaman başarısız olmadık, sadece yaramazdık. Ama kızlar, siz yine de Eren gibi olmaya çalışın
Ergenlik döneminizde yaşadığınız en büyük sorun neydi?
[color=#1671e2][b]Yasemin: Ben diş telleri takmıştım ve bu beni o zamanlar çok üzmüştü. Bana iki ay tel takacaksın demişlerdi. O iki ay, üç sene oldu.
Cemre: O süre ben de Yasemin'le dişçiye gidip geliyordum, benim canıma okuyordu. "Ben oraya gitmem, ben bunu yemem" diye bana günlerce eziyet etti. Tellerinin çıkmasına en çok ben sevindim.
Yasemin: Gelmişlerdi bana gerçekten, çünkü çok eziyetli bir şeydi. Ama sonrasında anlıyorsun değerini. Şimdi iyi ki takmışım diyorum, dişlerim çok düzgün artık çünkü.
Cemre: Ilgın diye bir arkadaşımız vardı ve o da gözleri bozuk olduğu ve gözlük takmak zorunda kaldığı için bunalıma girmişti. O üzülmesin diye biz de Yasemin'le birlikte birer gözlük almıştık ve biz de gözlerimiz bozukmuş gibi yapıyorduk. Üçümüz de gözlüklü geziyorduk.
Eren: Ben hiç ergenlikle ilgili bir sorun yaşamadım. Ergenlik sivilcelerim de 20-21 yaşımda falan çıkmaya başladı.
Gülçin: Benim de pek sorunum olmadı.
Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla tartıştığınız oldu mu? Böyle bir durumda ne yapıyorsunuz?
[color=#1671e2][b]Cemre: Oluyor tabii. Bazen kendi aramızda bile tartışıyoruz, ama hemen de geçiyor.
Gülçin: Konuşuyor, hallediyoruz:)
Eren: Tartışma olmazsa bu normal bir hayat değil bence, çünkü fikir ayrılıkları her zaman olabilir, ki normali budur.
Yakın arkadaşınızla çok ciddi bir kavga ettiniz. Bu durumda ne yapılması gerekiyor sizce?
[color=#1671e2][b]Cemre: Asla kin tutmamak ve iyi bir dinleyici olmak gerekiyor, ama her şeyden önce arkadaşları her zaman iyi seçmek lazım.
Yasemin: Konuşup onu dinledikten sonra doğru karar vermeli. Hızlı kararlar çoğu zaman pişmanlıkla sonuçlanıyor çünkü.
Eren: Biri hakkında bir şey duyduğunuzda hemen buna inanmamak lazım. Gidip açık ve net bir şekilde bunu o kişiye sormak gerekiyor. Olay dedikodu boyutuna gelirse, tamamen içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Gülçin: Yanlış veya kötü algıladığın bir şeyi de hemen gidip arkadaşınla konuşmalısın ki, her şeyi kökünden çözebilesin. Aksi takdirde işler iyice karışabiliyor.
Cemre: Hiçbir şey için, insan dostum dediği kişiye sırtını çevirmemeli. Çünkü eninde sonunda buna pişman olur. Belki bugün değil, belki yarın da değil, ama bir gün buna pişman olur.
Eren: Yalan söylemek gibi mesela! Asla arkadaşına yalan söylememelisin.
Çok yakın bir arkadaşınızla aynı çocuğa aşık olsanız?
[color=#1671e2][b]Cemre: Gerçek dostlar böyle aşklar yaşamazlar bence. O yüzden arkadaşını iyi seçmelisin. Hadi, böyle bir şey es kaza oldu diyelim, iki taraf da vazgeçmeli bu sevdadan. Bir daha da bu konuyu açmamalı. Çünkü diğer taraf bu durumu hayatının sonuna kadar unutmayacaktır, "Bak, böyle olmuştu" diyecektir hep.
Eren: Ayrıca o çocuk zaten kaybolup gidecek bir gün yani:)
Bir öğretmeninize aşık olduğunuz mu hiç?
[color=#1671e2][b]Eren, Cemre, Gülçin: Haaayyyııır!
Yasemin: Ben okuldayken bale öğretmenimi çok beğenirdim ama:( Bütün okul hastadır ona zaten. İsmini söylemek istemiyorum, ama çok tatlıdır.
Farz edelim ki bir kız, yakışıklı mı yakışıklı öğretmenine aşık oldu. Ne yapmalı sizce?
Eren: Aşık olmayacak, yapacak bir şey yok çünkü. Cemre: Biraz insanın haddini bilmesi lazım canım.
Yasemin: Bence öyle değil, annelerimiz babalarımız da küçükken öğretmenlerine aşık olmuşlardır. Özellikle babalarımızın böyle durumları olmuştur.
Eren: Ay ben hiç yaşamadım öyle bir şey:)
Yasemin: Okuldayken o yaşta anlayamazsın ki bunu sen, çünkü o olgunlukta değilsin.
Eren: Ben anlarım. Cemre: Ben de anlarım. Çünkü kime ne gözle bakacağını bilmelisin.
Yasemin: Anlayamazsınız arkadaşlar!
Cemre: Neyse, geçelim bu konuyu:) Kesin bir karara varamadık biz:)
Peki, geçelim o zaman. Diyelim ki bir çocuktan hoşlanıyorsunuz, ama ona aşkınızı itiraf edemiyorsunuz! Böyle bir durumda sizce ne yapılmalı?
[color=#1671e2][b]Cemre: Açık davranmalı; rahat olmak lazım. Eren: Hayır, ben katılmıyorum.
Cemre: Gidip "senden hoşlanıyorum" demekten bahsetmiyorum tabii ki, ama rahat olmak lazım. Çünkü her şey olacağına varıyor.
Eren: Ben açıkçası karşımdakinin yaklaşmasını beklerim.
Gülçin: Eğer o çocuğu çok beğeniyorsam, dünyanın en utangaç insanı olurum. Kıpkırmızı kesilir, çocuğun gözlerine bile bakamam ben. O yüzden bu konuda maalesef tavsiye verebilecek biri değilim.
Eren: En doğrusu ne biliyor musunuz? Bence kaçan kovalanır. Maalesef böyle bir şey var.
Cemre: Evet, kaçan kovalanıyor ve ben bundan nefret ediyorum. İnsanlar birbirine oyun oynuyor! Ne gerek var böyle bir şeylere anlamıyorum.
Eren: Bence çok iyi dost olmalı. Böylece karşındaki çocuk seni fark edebilir.
Yasemin: Nereden anlayacak Eren, çocuk senin ondan hoşlandığını? Belki de sadece arkadaş olmak istediğini sanacak.
Eren: O anlaşılır zaten. Tamam, şöyle toparlayalım konuyu: Kendini karşısındakine çok iyi tanıtmalısın. Onun yakın arkadaşı olmalı, ama aynı zamanda ondan hoşlandığını da birazcık çaktırmalısın. Bence en iyi yöntem bu.
Çok teşekkür ediyoruz kızlar. Bizim kızlar bu tavsiyeleri mutlaka değerlendireceklerdir. Yeni albümünüzle yolunuz açık olsun!
[color=#1671e2][b]Hepsi: Çok teşekkür ederiz. Artık tüm Hey Girl Kızları’nı da konserlerimiz bekleriz.
ALINTIDIR..